Küresel ısınmanın sebep olduğu iklim değişikliği sebebiyle günümüzde severek tüketilen pek çok yiyeceği yakın gelecekte bulamayabiliriz. Bu yiyeceklerin, ham maddelerini veren ağaçların iklim değişikliği etkisiyle verimsiz kalmasından dolayı, herkes tarafından ulaşılabilir olmayacakları öngörülüyor. İşte iklim değişikliğinin önüne geçmek için üzerimize düşeni yapmazsak, gelecekte mahrum kalacağımız o lezzetlerden bazıları…
Çikolata: Çikolatanın ham maddesi olan kakaonun toplam küresel üretiminin yüzde 70’i Afrika'da gerçekleştiriliyor. Hava sıcaklıklarının giderek artması, bölgede yetiştirilen kakao ağaçlarının verimini düşürüyor, hatta yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. Dünyanın en büyük çikolata üreticisinin geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamaya göre yakın gelecekte dünyada çikolata olmayacak.
Muz: Muz, gelişmekte olan ülkelerde, kahvenin ardından ikincil ürün olarak üretiliyor. Üretimin zorlaşması sonucu kahvenin fiyatının artmasıyla, çiftçilerin muz üretiminden vazgeçmesi bekleniyor. Üstelik yüksek sıcaklıkların muz ağaçlarını zararlı bitki ve hayvanlara karşı daha dayanıksız hale getireceği belirtiliyor.
Balık: Balıkların boyutları büyüdükçe oksijene olan ihtiyaçları artar. İklim dengesizliği ve çevre kirliliği gibi nedenler denizdeki oksijen oranını ciddi anlamda düşüreceği için balıklar oksijenin daha yoğun olduğu okyanuslara çekilecek. Bu nedenle gelecekte balık yemek de lüks haline gelecek.
Bal: Bal arıları iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek türlerin başında geliyor. Günümüzde bile ulaşılması bir hayli zor olan doğal bal, yakın zaman içinde vedalaşmak zorunda kalacağımız besinlerden biri olarak gösteriliyor.
Yer Fıstığı: Fıstık tarlalarından alınan verimin hızla düşmesiyle fıstık fiyatları yükselişe geçti. Tahminlere göre yakın gelecekte yer fıstığı üretilemeyecek.
Elma: Elma ağaçlarından verim alabilmek için çok sert geçen soğuk kış mevsimleri gerekiyor. Ancak günümüzde kışlar neredeyse baharmış gibi geçtiği için ağaçlardan yeterli verim alınamıyor.
Üzüm: Bir sıcak bir soğuk geçen mevsimler asmaları da kötü etkiliyor. Üreticiler mevsimler bu şekilde devam ederse yakın gelecekte üzüm ve ürünlerini bulmanın imkânı olmayacağını belirtiyor.
Avokado: Sağlıklı beslenme merakı avokado tüketimini son yıllarda çok artırdı ancak bir sorun var. Avokado tarımı çok fazla su gerektiriyor. Bir meyve başına 270 litre suya ihtiyaç var ancak dünyadaki temiz su kaynakları bu kadar hızlı tükenirken yakında avokado tarımı hayal olabilir.
Soya fasulyesi: Eğer egzos emisyonunda ciddi bir düşüş sağlanmazsa, 2200 yılına gelindiğinde soya fasulyesi üretimi yüzde 40 azalacak. Bu sadece gıda anlamında değil yağ ve biyo yakıt da üretimi anlamında da olası bir krize işaret ediyor.
Buğday, darı ve pirinç: Bu üç tahıl, dünyanın neredeyse tamamının beslenmesini sağlıyor. Ancak hava sıcaklıklarındaki dalgalanmalar ve yağışların öngörülemezliği nedeniyle bu ürünlerin üretildiği bölgeler hızla değişiyor. 2050'de buğday, pirinç ve darı talebinin yüzde 33 artacağını da düşünürsek, gelecek nesiller için açlık bugünkünden de büyük bir kriz olacak.
Kahve: Güney Amerika'da yetiştirilen kahve ağaçlarının da iklim değişikliğinden oldukça etkileneceği öngörülüyor. Bu nedenle en çok tercih edilen, en kaliteli kahve cinsi olarak bilinen arabika kahvelerinin üretim sıkıntısına gireceği, ham maddenin giderek azalmasıyla kahve tüketiminin bir lükse dönüşeceği düşünülüyor. Öte yandan artan hava sıcaklıkları da tozlaşmada büyük önemi olan arıları daha serin bölgelere göçe zorlayacağından kahve iki türlü tehdit altında...
İri çekirdekli meyveler: Şeftali, nektarin, kayısı, erik ve kiraz gibi iri çekirdekli meyveler, hava sıcaklıklarındaki dengesizliğin kurbanı olabilir. Havanın aniden ısınması bu ağaçların erken çiçeklenmesine neden oluyor, ardından gelen donlar ise meyveleri dalında öldürüyor. Çiftçiler bu olayların gelecekte daha sık yaşanacağını öngörüyor.
Nohut: İşte Türk mutfağı dahil birçok mutfağın en önemli malzemelerinden biri daha... Nohut üretiminde de bol miktarda su kullanılıyor ve günümüzün kuraklık koşulları nohut üretimine büyük zarar veriyor. Uzmanlar bu zararın günümüzde şimdiden üretimde yüzde 40-50'lik bir düşüşle sonuçlandığını belirtiyor.
Alıntı.