Dünyanın en gizemli kentlerinden Petra, tarih ırmağının hırçın dalgaları arasında kaybolup gitmeden önce, Nebati Krallığının başkentiydi. Sıra dışı bir halk olan Nebatiler, köken olarak göçebe kabilelerdi. Buraya Arap yarımadasından geldiler, ticaret yollarını kontrol etmeleriyle tanındırlar.
Gazze’den Şam’a, Kızıldeniz’den Basra Körfezi’ne kadar önemli bir ticaret kavşak noktasında olan bu kervan şehri, Arabistan, Mısır, Suriye, Hindistan Yunan ve Roma’yı birbirine bağlıyordu. Nebatiler burada batıda Romalılar ve Helenistik dönem Yunanlılarıyla ve doğuda Perslerle ticaret yapıyordu.
2200 yıllık bu antik kent, kayaların rengi nedeniyle Rose City olarak da biliniyor. Petra’da atılan her adım, dönülen her köşe, izlenilen her patika sizi yeni bir kaya mezarına ya da kült merkezine götürüyor. Her yer sürprizlerle dolu; zaman zaman mimariye hayran bıraktırıyor; zaman böylesi bir medeniyetin nasıl olup da ansızın, geride hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolduğunu meraklanmaya itiyor.
Alıntı