Rüya görmek, gerçeğin ve gerçeğin dışında kalan her şeyin belli aralıklarla yoğunlaşması sonucu uykularımıza dahil olur. Böyle zamanlarda insan, karakter yapısının ve günlük hayatının yansımalarından etkilenerek gördüğü rüyanın öznesine dönüşür. Çoğu zaman iyi-kötü ayrımı etrafında sınırlandırılan rüyalar, bazı insanlar için farklı yönelimlere de kapı aralayabilir. Tıpkı gördüğü rüyalardan ilham alarak kitap yazan ünlü yazarlar gibi.
Sizler için hazırladığımız bu listede yer alan bütün kitaplar, yazarları tarafından birtakım rüyalardan alınan ilhamlar sonrasında kaleme alınmışlar.
1. Stephen King – Salem’s Lot
Stephen King tarafından 1975 yılında kaleme alından Salem’s Lot (Salem’in Arsası) yazarın çocukken gördüğü bir rüyadan esinlenerek yazdığı başarılı bir roman. Zaten King, rüyalarla yaratıcılık arasında oldukça güçlü ilişkiler olduğuna inanıyor ve söz konusu rüyadan şu sözlerle bahsediyor. “Bir tepeye çıkıyorum ve orada bir darağacı ile etrafında uçan kuşlar var. Asılmış bir adam görüyorum ama henüz ölmemiş, boynu kırılmış. Yüzü şişmiş ve mosmor. Yanına yaklaştığımda bir anda gözlerini açıyor, kollarını uzatıyor ve beni tutuyor… “Yıllar sonra Salem’s Lot (Salem’in Arsası) üzerinde çalışmaya başladığımda bunun ABD’den gelen ve korkutucu, eski bir eve yerleşen bir vampirle ilgili olacağını düşünüyordum. Bunun üzerinde düşünürken beynim, ‘Sekiz dokuz yaşında gördüğün rüya ne olacak? Ne yapacaksın?’ diye sordu ve o kabusumu hatırladım, evet, işte bu mükemmeldi.”
2. Mary Shelley – Frankenstein
Mary Shelley, 1816 yılında henüz 18 yaşındayken Lord Byron’ın Cenevre’deki villasında akşam sohbetleri sırasında anlatılan ürkütücü hikâyelerden bir hayli etkilenmiş ve yoğun olarak korkutucu kabuslar görmeye başlamış. Söz konusu korkuların tetiklediği rüyalar sonucunda Frankenstein romanı üzerine düşünmeye başladığını söyleyen Shelley, kabuslarından ise şu sözlerle bahsetmiş. “Çok solgun bir öğrenci gördüm, birleştirdiği bir şeyin önünde diz çökmüştü. Bir adamın uzanırkenki hayali daha sonra yaşam belirtileri göstermeye ve mekanik haraketlerle sarsılmaya başladı.Böyle bir mekanizmanın yaratılması bana çok korkunç gelmişti.”
3. Isabel Allende – Ruhlar Evi
Isabel Allende, ünlü romanı Ruhlar Evi‘ndeki Clara karakterine büyükannesinin ilham olduğunu ve onu zaman zaman rüyalarında gördüğünü şu sözlerle ifade ediyor. “Büyükannem, Ruhlar Evi’ndeki Clara için ilham kaynağı olmuştur. Büyükannem de tıpkı onun gibiydi. Ya de değildi ve ben bunların hepsini uydurdum. Ancak bunların hepsi, onunla ilgili dinlediğim hikayelerden kaynaklıdır. Komik, harika ve kahin gibi bir kadınmış. Ben çok küçükken ölmüş olmasına rağmen onu net hatırlıyorum. Bazen rüyalarıma giriyor, bir yere oturmuş bir şeyler yazarken omzunun üstünden onu seyrediyorum. Onu gençken hiç görmemiş olmama rağmen, rüyalarımda daima genç. Rüyamda, yazdığı şeyleri anımsamıyorum ama renkli mürekkeple ya da bir defter ya da fotoğraf arkasına yazıp yazmadığını hatırlayabiliyorum. Bu tip şeyler. Bu rüyalar içimi çok ferahlatan rüyalardır, çünkü hayatımda her şey yolundayken rüyama girer. Benim için ‘korunmayı’ temsil eder büyükannem.”
4. Margaret Atwood – Nam-ı Diğer Grace
Margaret Atwood, rüyasında gördüğü ve sonrasında kaleme aldığı eseri için şu sözleri söylüyor. “60’lı yılların ortalarında, gördüğüm en güzel rüyayı gördüm. IX. yüzyılda yaşamış bir İngiliz göçmen olan Susanna Moodie ve geçirdiği berbat deneyimler ile ilgili bir opera yazıyordum. Oldukça çarpıcı bir rüyaydı, bu nedenle Bayan Moodie’yi araştırdım, hatta bir şiir, bir televizyon dizisi ve bir roman yazdım. Romanın adı Nam-ı Diğer Grace’di ve onun işlerinin üzerine kurulmuştu. Ama bu tür bir rüya deneyimi çok ender rastlanır.”
5. Robert Louis Stevenson
Robert Louis Stevenson, 1886 yılında Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’nin Tuhaf Davası adıyla yayımlanan romanına ilham olan hikâyeleri, gördüğü kabuslar sonucunda üç gün boyunca durmaksızın yazmış fakat eşi bu romanı aşırı derecede korkunç bulunca yakmış, ardından bir kez daha yazmıştır. Ayrıca roman 123 kez sinema filmine de uyarlanmıştır.
Alıntı