Ömür Atak Aydın, Songül Öden'in 7 ayrı karaktere hayat verdiği 'Lal Hayal'i yazdı...
Tam da kadına şiddetin gündemin en can alıcı başlıklarından biri olduğu bir dönemde, seyredeni sarsan nitelikte bir oyun. Lal Hayal...
Songül Öden’in tek kişilik performans sergilediği oyunun yazarı Sevilay Saral. Yönetmenliğini ise beyaz perdede bugüne dek pekçok başarılı filme imza atmış Ezel Akay ile Aysel Yıldırım yapıyor.
Oyun, babasının uyguladığı şiddet nedeniyle annesinin ölümüne şahit olan Hayal’in hikayesi üzerine kurulu.
Babası gözlerinin önünde annesini öldürür. Ve Lal olur küçücük kız. Yani dili tutulur, susar, konuşamaz, anlatamaz. Korkudan, ürkeklikten, çaresizlikten. Kendisiyle birlikte sustukları da büyür içinde.
Peki annesini ölüme götüren şiddet karşısında o korkunç güne dek üç maymunu oynayan babaannesi, komşuları? Vicdanları ve dilleri birlik olsa, haksızlık karşısında susmasalar, bir şeyler değişir miydi? Şiddet engellenebilir miydi?
Kimine göre bir batıl... Tıp literatüründe ise psikolojik şemayı sürdürme eğilimi... Kızlar annelerinin kaderini mi yaşar? İzlediklerim, tüm bu soruları aklıma getirdi.
Oyunun akışı, bağı, seyirciye geçişi çok iyi. Ama en önemlisi Songül Öden’in 7 ayrı karaktere hayat verdiği, soluksuz, dinamik performansı. Büyük bir alkışı hak ediyor Öden.
Aynı temayı işleyen ama artık gösterimde olmayan Nihal Yalçın’ın Antabus oyunu da zihnimde dönüp dönüp durmuştu uzun süre. Lal Hayal de aynı etkiyi hissettirdi.
Tek perdelik oyun Lal Hayal, prömiyerini geçtiğimiz sezon Nisan ayında yapmıştı. Kaderin acı bir cilvesi; oyunun son repliği bir başka kadının kulaklarımızı sağır, yüreklerimizi darmadağın eden feryadının aynısı olarak yazılmıştı. Kadın cinayetlerinin son kurbanlarından Emine Bulut’un “Ölmek istemiyorum...” haykırışı bir kez de sahnede yankılandı.
Kadına şiddettin acılı, hüzünlü, trajikomik bir anlatımı olan Lal Hayal, bu sezonun da izlenebilecekler listesindeki oyunları arasında.