Unutmak ve unutamamak duygusu, yoğun bir his olarak insan hayatının büyük bir bölümünü kaplar. Çoğu zaman yük olan bu iki karmaşık his; pek çok detayın yeniden hayata getirilmesiyle birlikte kendini ifade eder. Yeryüzünde unutmak ve unutamamak hakkında üretilmiş pek çok sanat eseri olduğu gibi, bu konuda yazılmış kitapların sayısı da oldukça fazladır. Ancak sadece unutmak ekseninde hareket eden işler, genel hikâyeleriyle birlikte söz söylerler.
Derlediğimiz liste, söz konusu duygunun temel problemiyle ilgili olarak çeşitli kurgularla ele alınmış kitapları içeriyor.
1. Gömülü Dev, Kazuo Ishiguro
Kazuo Ishiguro tarafından kaleme alınan eser, Axl ve Beatrice çiftinin hayatlarına dair bir yolculukla birlikte hareket ediyor. Yazarın ana eksen olarak seçtiği hayat, kendi iç detayları üzerinden ilerleyen hikâyede politik bir geçmişe de dokunuyor ve buradan da bazı gerekçeler göstererek anlatımına devam ediyor.
2. Karanlıkta Fısıldaşanlar, Orlando Figes
Karanlıkta Fısıldaşanlar‘ın da politik ve siyasi bir dönemden geçmiş olan insanlarla ilgili olarak değindiği pek çok nokta bulunuyor. Özellikle Stalin döneminde yaşananlar ve toplumsal hafızanın şekil aldığı tarihi kıvrımlarda gezinen kitap, Orlando Figes tarafından kaleme alınmış oldukça önemli bir eser.
3. Uyuyana Kadar, S.J Watson
S.J Watson’un yayımlanan ilk romanı olan kitap, hikâyedeki anlatıcının her sabah uyandığında bir önceki günü unutmasıyla ilgili olarak yaşadığı boşlukları anlatıyor. Eser daha sonradan filme de uyarlandı ve başrollerini Nicole Kidman’la Colin Firth paylaştı.
4. Godot’yu Beklerken, Samuel Beckett
Samuel Beckett tarafından kaleme alınan oyun, beklemenin kitabı olarak da adlandırılır. Vladimir ve Estragon adlı karakterler bekledikleri şeyin geleceğine, her defasında yeniden inanıp büyük bir umutla beklerler. Onların unuttukları pek çok şey vardır fakat umut her zaman daha ağır bastığı için bekleme durumlarını sürdürürler. Geçmişe dönüp sık sık varoluş sorunları üzerinden kendilerini sorgulayan karakterler, genel hikâye içerisinde önemli bir hafıza düşüncesi üzerinden pek çok şey söylerler.
5. The Childhood of Jesus, J. M. Coetzee
J. M. Coetzee’nin pek çok eserinde Beckett etkisine rastlamak mümkündür. The Childhood of Jesus (İsa’nın Çocukluğu) da o eserler arasında yer almaktadır. Hikâye boyunca unutulan bir geçmişi sistemli olarak irdeleyen yazar, absürd bir yaşam alanının da varlığı üzerine düşünür. Aynı zamanda bellek ve birey ilişkisine de değinen kitap, bireyin toplumdaki yerini de işaret etmeye çalışıyor.
6. Yeraltından Notlar, Dostoyevski
Dostoyevski tarafından kaleme alınan eser, varoluşçu felsefenin ete kemiğe büründüğü bir yapıyla birlikte ilerler. Yazarın yarattığı Fyodor Mihailoviç karakteri, bu durumun en önemli kanıtı olarak vardır ve modern edebiyatın en ironik karakterleri arasında yer almaktadır. Yaşadığı toplumda bulunan insanlardan nefret etmesi ve sonuç olarak bu duyguyu omuzlarında taşıması onun bir tür kader boyunduruğu haline gelmiştir. Eser, kendi içinde yaşayan Mihailoviç üzerinden pek çok şey söyler.
7. Çorak Ülke, T.S Elliot
Eser, geçmişini kaybetmiş bir çağın ardında sürüklenen anılarla birlikte hareket eden pek çok şeyin detayından yola çıkar. Aynı zamanda tarih ve kültür gibi kavramlarla da temas halinde olan bu ilerleyiş, bazı eleştirmenler tarafından yoğun bir nostalji barındırdığı gerekçesiyle eleştirilmiştir.
8. Deniz, John Banville
Kitap, 2005 Man Booker ödüllü yazar John Banville tarafından kaleme alınmıştır ve hafızanın meditasyonu olarak adlandırılır. Bu bağlamda üstlendiği rol, bize kim olduğumuzu hatırlatan bir misyona doğru evrilir. Ana karakter Max Morden, okura hiçbir koşulda güven vermez ve kendi yaşadığı geçmiş üzerinden pek çok şeyle okur karşısında yüzleşir.
9. Yol, Cormac McCarthy
Cormac McCarthy tarafından kaleme alınan eser, post-apokaliptik çağda geçmektedir ve bir babayla oğulun hikâyesini anlatmaktadır. Hikâyenin içinde geçtiği sahne ise bir yolculuk ve güneye varma isteği olarak kodlanmıştır. Aynı zamanda bu eser sinemaya da uyarlanmıştır.
10. Bir Son Duygusu, Julian Barnes
Julian Barnes tarafından kaleme alınan kitap, hafızanın tutarsız ve güçsüz taraflarında yaşayan hayatların varlığı üzerinden bir hikâye kurar. Bunu da Tony Webster isimli karakter aracılığıyla hayata geçirir. Geçmişin nasıl bir araya geldiği üzerinde sıkça düşünen eser, “Hatırladığın şeyler her zaman tanıklık ettiklerinle aynı olmaz,” düşüncesine varan bir sonuçla hayat bulmuştur.
Alıntı